10 Nisan 2015 Cuma

İran mutfağı: 'Gökyüzünden' inen bir mucize

Türkiye'ye 2009 yılında gelen ve İstanbul’da İran yemekleri yapan bir yer açan Celil Nazari, “Yemeklerimizde kilosu 4 bin dolarlık safran baharatı kullanıyoruz” dedi.

Celil Nazari
Uzun bir süredir yürüttüğü nükleer program ile Batı’nın ve Amerika'nın tepkisini çeken, son zamanlarda ise Yemen'de Husilere destek verdiği iddia edilen İran, birkaç haftadır Türkiye'de iç siyasetin dışında en çok konuşulan konularından biri haline geldi. Daha çok aldığı siyasi kararlarıyla Türkiye'de konuşulan İran, mutfak kültürüyle de konuşulması ve incelenmesi gereken bir ülke. Bu mutfak kültürü ise bugün, Aksaray'da açılan Asuman (gökyüzü) İran Restoranında kendini tanıtma fırsatı buluyor. 

Çocukluğun mutfakta geçtiği bir hayat

Berg Kebabı
2008 yılında Türkiye'ye gelen Celil Nazari (39), ondan 35 sene önce gelen akrabalarının izinden giderek Türkiye'de kalmayı tercih ediyor ve 2009'un başında, akrabalarının açtığı turizm şirketinin yakınında yine aynı ismi kullanarak Asuman İran Restoranı adında bir yer açıyor. Kendisine niçin burada kalıp bir yer açtığını sorduğumuzda ise şunları söyledi; "Bizim İran'da hali hazırda zaten iki tane restoranımız var. Ben daha önce de akrabalarımdan ötürü Türkiye'ye gidip gelirdim. Burada bu mutfağı iyi yapan bir yerin olmadığını gördüm. Bizde burada yaşayan İranlılara layık bir yer açalım dedik". İranlı bir Azeri Türk'ü olan Celal Nazari’ye yemek yapmaya ne zaman başladığını sorduğumuzda ise şunları söyledi; “Benim ailem İran'da zaten yemek sektörünün içindeydi yani gözlerimi açtığımda zaten bu mesleğin içindeydim Ben küçükken okul çıkışlarında evimizin yanında olan lokantaya gider aileme yardım ederdim. Boş zamanlarımı da yemekle uğraşarak geçirirdim. Küçüklüğümden beri bu işin içinde olunca da bu işi yapmaya devam ettim" dedi. 

“Yemeğin özünü severiz”


Çelo (Pilav)
Asuman İran Restoranını 6 senedir işleten Celil Nazari, İran mutfağı hakkında şunları söyledi; "İran mutfağı pirinç ve et üzerine kuruludur. İranlılar midelerine düşkündürler, yemeğin özünü yemek isterler. Her yemekte mutlaka sofralarımızda et ve tavuk bulundururuz. Hamur işlerini pek sevmeyiz. Zaten genel olarak ekmekte pek tüketmeyiz. Soframızda en önemli şey pilavdır". İran'da pişirilen pilavın Türkiye'dekinden ne farkı var dediğimizde ise Nazari şunları söyledi; "Bir defa pilavın kendisinde bir farklılık var. Pilavın yetişen bölgesi farklı olduğu için şekli ve kokusu da farklı oluyor. Bunun yanı sıra pişirme yöntemimiz sizinkinden değişiktir. Siz pilavı yaparken yağda kızartırsınız biz su da haşlarız ve hiç bir şekilde yağ ilave etmeyiz. Diğer yandan yemeklerimizin çoğunda safran kullanırız. Yemek hem lezzetli olur hem de yemeğin rengini değiştirir". 

Mutfaktan sofraya giden lezzetlerin eşsiz yolculuğu 


Porsiyonlar o kadar büyük ki tatlıya yer kalmıyor

Genel olarak İran mutfağının Türk mutfağından ne farkı var dediğimizde ise Nazari şunları söyledi; "En büyük fark, İran yemeklerinin pişme süresi Türk yemeklerine göre çok daha uzun. Bunun yanı sıra kebap çeşitlerimizde kuyruk yağı ilave edilmez ve porsiyonlarımız daha büyüktür. Ayrıca Türkler yemekten sonra tatlı yeme ihtiyacı duyuyor. Bizde yemekler bol verildiği için zaten tatlıya yer kalmıyor. Bu durum buraya has bir şey mi yoksa İran'da da mı böyle dediğimizde Nazari; " İran restoranlarında tatlı çok az vardır zaten o yapılanlarda fazla yenilmez. Gülerek, porsiyon fazla olunca yiyecek yer kalmıyor" dedi. Restoranda en çok tercih edilen yemekler ise şöyle; Çelo Kebap Berg (pilav ve yaprak kebabı) ve Çelekebap Kubideh (pilav ve Türkiye’deki adana kebabın bir benzeri).


Kilosu 4 bin dolarlık baharat kullanılıyor

Safran şekeri ile servis
edilen çay
Yemek yapımında belki de en çok zorlanılan şey malzeme teminidir. Bu konuda Celil Nazari'ye bir zorluk yaşayıp yaşamadığını sorduğumuzda şu cevabı aldık; "Biz malzemelerimizin yüzde 90'ını memleketten getiriyoruz. Bu sorunu da akrabamızın turizm şirketiyle hallediyoruz. Örneğin limon suyumuzu, pirincimizi, baklamızı yani et harici her şeyi İran'dan temin ediyoruz. Baharatları da aynı şekilde İran'dan getiriyoruz. Mesela kilosu 4 bin dolar olan safranı da memleketten getiriyoruz ve yemeklerin neredeyse hepsinde bu baharatı kullanıyoruz" dedi. 

“Öğle yemeğinden sonra bir saat yatılır”

Ceviz ve kuru üzüm bulunan
İran cacığı
2009'dan beri Türkiye'de ikamet eden Celil Nazari'ye bu geçirdiği 6 yılda kendisine en çok neyin tuhaf geldiğini sorduğumuzda şunları söyledi; "İran’da restoranlar servislerini öğlen saat 12’de açar 15’te kapatır. Bu saatten sonra atıştırmalık dükkanlar haricinde yemeği anca akşam 7-10 arası yiyebilirsiniz. Ama burada restoranlar sabahtan akşama kadar açık. Ayrıca bizde öğle yemeğinin üstüne bir saat yatılır ama burada adam yemeğini yedikten sonra tekrar çalışmaya gidiyor, bu yönüyle ilk başta çok tuhaf geldiğini söyledi". 


-Multimedya



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder